top of page

Yeni Nesil Negatif Dışsallık TelePhone

Güncelleme tarihi: 13 saat önce


ree

Bu hafta vazgeçemediklerimiz konusunda neler yapabiliriz onu merak ediyorum. Hayatımızın önemli bir kısmında tekrar eden ve eylem yapıldığı zaman görece diğerlerine göre daha fazla önem arz eden  davranış ve ya diğer eğilimlerimizin toplamı olan alışkanlıklarımıza bakacağız. Birşeyin alışkanlık olarak tanımlanması için aynı eylemin tekrar etmesi ve görece bu eylemin diğerlerinden daha fazla önemli bir yere sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Alışkanlık denildiğinde ilk bakışta eylemin sıklığı dikkate alınsa da her zaman bu böyle olmayabilir. Örneğin senede iki defa mutlaka kumar oynarım dediğimizde bunun bir alışkanlık mı yoksa keyif mi olduğu konusu bir tartışma yaratabilir kaybettiğiniz paranın büyüklüğüne göre. Ayda bir kere alkol alırım dediğinizde de kullanım miktarı ve vucuda verdiği zarar tekrarlanma eğiliminden daha büyük önem kazanır. Ya da her gün üç saatimizi telefona ayırmak mı yoksa pazar günü on sekiz saat telefon ile ilgilenmek mi gibi de düşünebiliriz. Dolasıyla tekrarlanma eğilimi arasında uzun bir zaman geçmiş olsa da eylemin büyüklüğününün etkisini de alışkanlık olarak görmek gerekebilir. Genel kabul edilen görüşe göre alışkanlık denildiğinde günlük davranışlar arasında sürekli tekrar eden düşünme, isteme ve ya hissetme olarak kabul ediliyor. Bu açıdan bakıldığında toplumların da ortalama olarak yaklaşık %95-99’unun bu genel eğilim içinde yüzdüğünü biliyoruz.


Birşeylere alışmamız için bizden binlerce yıl önce yaşamış birilerinin de bir kısım davranışları tekrar etmesi gerekiyor. Yani ilk defa birşeylerin bağımlısı olan ya da sürekli tekrar eden döngülerde yaşayan bizler değiliz. Bu sebeple bu alışkanlıklar söze ve yazıya nasıl yerleşti diye kelime köklerine bakmak istiyorum. Öncelikle bireyler bazı durumları tekrar etti, daha sonra bu tekrar edilen davranışlar toplumca da tekrar edildi ve bu tekrar edilen davranışlar kadim topluluklarda yazıya ve sözlü anlatıma/uyarıya geçti olarak düşünmek gerekiyor. Antik yunancada έθω (etho) alışmak olarak geçer ve ethik kelimesinin de kökenini oluşturur ve aynı zamanda ήθος (ethos) karakter kişilik olarak türemiştir. Arapça da ise عادة  (a-da) geri dönmek, tekrar etmek olarak ortaya çıkan kelime anlamı adet olarak türemiştir. Ve gelenek alışkanlık, alışılan şey olarak olarak kullanılmaktadır.

 

Birlikte aklımıza gelen alışkanlıklarımızı rasgele yazmak istersek uyuma ve uyanma saatlerimiz, sigara içme sıklığımız, televiyozon ve telefona günlük ayırdığımız vakitler, koşmak, cinsel ilişkilerimiz, alkol almak, yürüyüş yapmak, dedikodu yapmak, yalan söylemek, yüzmek, küfür etmek, kitap okumak, dua etmek, olumsuz ve ya olumlu düşünmek neredeyse hayatımızın görünen eylemlerinin tamamı bir alışkanlık gibi gözükmektedir düşüncelerimiz dahil. Yani eylemlerimizi düzenli olarak bir kağıda not alırsak kağıdımızın yanına bir kağıt daha eklediğimizde, ikinci kağıdımıza sıradışı ya da rutin dışında kalan eylemlerimizi yazdığımızda ilk kağıdımız oldukça tekrarlı gözüküyor iken diğer kağıdımız karalama yapacak kadar büyük bir alana sahip olacaktır. Eğer gündelik hayata karşı zafer kazanacağım diye dışarıdan içeriye bakabilirseniz özellikle de haber sitelerine bakarsanız belirli döngüler boyunca aynı şeylerin etrafınızda konuşulduğunu da fark edebilirsiniz. Açıkcası sadece sizler değil etrafınızda size gelen haberler ve çevrenizde bulunan arkadaşlarınızın davranışları da bir bütün olarak tekrar ediyor olabilir. Özetle etrafımızda gördüğümüz herşey bir alışkanlık gibi gelebilir size ve kendinize ne oluyor diye sorarsanız bu durum sizi biraz delirtebilir de herşeyi yazmamak lazım.


Eğer sabrınız var ise ve iyi bir kayıt tutabiliyorsanız 11 yıllık güneş döngüsü ile birlikte gerçekleşen olayları takip edebilirsiniz ya da bazı bitkilerin tekrar eden döngülerini de inceleyebilirsiniz bu daha kısa olur. Binaların yükselmesi ve ya teknolojinin değişmesi bizleri yanıltabiliyor aslında sadece çeşitlilik katıyor hayatımıza diye bakmak gerekir. Bizler yaratılan varlıklarız dolayısyla ikincil olanız aynı zamanda büyürken içinde geliştiğimiz çevre ve genetik faktörlerimizi de dikkate alırsak ikincil olmanında çok ötesinde bir dünyada yaşıyoruz. Yani soru sorma aşaması her defasında yeni bir soruya neden olabiliyor. Dolasıyla birey olarak ne kadar sıradanlığın dışına çıkmak istesek de bütün olarak sürekli tekrar ediyor olabiliriz bu duruma dikkat etmemiz gerekiyor. İki günü birbirine eşit olan kişi zarardadır demiştir peygamber Muhammed. Pirkei Avot Yahudi özdeyişlerinde ise benzer bir ifade daha vardır her gün kendini dünden daha iyi yapmaya çalış. Burada doğrudan alışkanlık hedef alınmasa da aslında önemli bir uyarıdır bizim için.

 

Alışkanlıklarımız konusunda yararlı davranışlarımız olabileceği gibi zararlı olabilecek davranışlarımız da vardır. Mesela devletler sigara, alkol gibi ürünleri demerit (dēmeritum: kusur, hak edilmeyen/Latince) mal olarak kabul eder ve bu ürünleri vergi yoluyla düzenlemeye çalışır. Açıkcası bu ürünlerin negatif dışsallık yaydığı kabul edilir Maliye Politikalarınca. Bugün belirli bir sınırın üstünde kullanımın zararlı olduğu oldukça açık olan ve bu kullanımda ısrar ettğimiz ve hergün sürekli tekrar eden bir davranışımız var. Günlük telefonların kullanma süremiz ve ekranda kalma süremiz. Ben sizlerin ve benim kendi öznel alışkanlarımız dışında adına kamu denilen ve ortak olanda hayatımızı paylaştığımız alanlarda edindiğimiz yeni bir kötü bir alışkanlık için bu yazıyı yazmak istedim.

 

2025 yılında yapılan araştırmalara göre dünya genelinde ortalama bir kişinin telefonunu günde yaklaşık 4 saat 37 dakika kullandığını göstermektedir . Bu da yılda toplam yaklaşık 67 güne denk gelen bir süreye işaret ediyor.


  • Gana, günde ortalama 5 saat 43 dakika ile akıllı telefonda en fazla vakit geçiren ülke konumunda iken buna karşılık Japonya, günde yalnızca 1 saat 47 dakika ile küresel ortalamanın yarısından daha az kullanım süresiyle listenin en sonunda yer almaktadır. Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ortalama 4 saat üzeri iken, Norveç ortalama 3 saat, İspanya, Almanya ve İsviçre ortalama 2 saatin biraz üzerinde kullanım oranları mevcuttur.  

  • Kullancılar ortalama günde 60 kere telefonu kontrol etmektedirler bu gereksinim dışında yapılan eğilimdir. Telefonunu eline alan kullanıcıların yarısı, yalnızca 3 dakika içinde tekrar ekranına baktığını ifade etmektedir.


Genel olarak bilgisayar, tablet ve telefon zararlarından bahsetmek istemyorum bu konu hakkında sayfalarca araştırma mevcut ilgili yazılara kolayca erişebilirsiniz. Benim isteğim toplumun ekranda kalma süresi ve kullanım oranının ortalama 2 saatin altına düşebilmesi. Çünkü orada maruz kalınan savaş, güvensizlik, korku, magazin, gerçek dışı bilgiler ile gereksiz video akışları sadece bireyleri değil çevremizi de kirletiyor. Etrafımızda kaçamayacağımızda kadar manyetik kirlilik varken biz onu yanımızda taşıyoruz aynı zamanda aynı yerde başkalarını da maruz bırakıyoruz. Bir sosyal alana girdiğimizde telefon kullanan beş kişinin arasında aslında hepimiz zarar görüyoruz bunu anlamak.


Bazen toplu taşımalarda ve ya banklarda hatta kafelerde oturan insanları gördükçe biz yıllarca nereye bakıyorduk diye soruyorum. Telefonunuzu evde bırakın ya da bir tuşlu telefon ile sokağa çıkın, etrafınıza bakmaya başlarsanız rahatlıkla göreceksiniz ki insanlar hipnoz ediliyor ve farkında değiller. Ellerinde telefon olmadan hiçbir şey yapamaz hale geldiler ki artık yapay zeka ile sohbet de başladılar.


Ne yapabiliriz sorusuna telefonları içeri alınmayan yani saklama alanlarına konularak girilen kütüphaneler, yemek yerleri ve ya diğer sosyalleşme alanları yaratabiliriz. Belediyeler bu konuda farkıdalık yaratabilir. Ve ya ulaşım araçlarında bir bölgeyi çok küçük bir kısmı için telefonsuz bölge ilan edebiliriz. İstanbul için konuşmak istersek artık yüksek sesin olmadığı hiç bir yer bulamıyoruz. Aralıksız ve anlamsız yüksek bir müzik tüm mekanlarda sohbetin önüne geçmiş iken bir de telefonu anlatmak epey zor gibi de gözüküyor.

Bu koltukta telefon kullanmak yasaktır. M5 Üsküdar-Samandıra Hattı
Bu koltukta telefon kullanmak yasaktır. M5 Üsküdar-Samandıra Hattı

Biz insanlar, uçaklarda ve otobüslerde sigara içilen ve bunun normal olduğuna inanan bir dönemden bugüne geldik. Dolasıyla bir zamanki davranışlarımız sonrasında bizim için anlamsız geldiği gibi kimi zaman o davranışları zararlı da buluruz. Bu bireysel olarak da toplumsal olarak böyledir. Değişim bir araya gelip bir yapı oluşturduğumuz birimler için de geçerlidir. Dolayısıyla çoğu kez zararını hep birlikte paylaştıktan sonra değişimi anlayabiliyoruz. Bugün gelinen teknoloji seviyesinin yanlış kullanımı aslında zararlı bir sürecin başlamasını tetikliyor hatta bizi bu sürece zorluyor. Bu sebeple dışarı çıkarken kendimizi uçak moduna almak zorunda kalabiliriz demek istiyorum. Bugun bu araçları yani yeni uzuvlarımızı, ara sıra evde bırakıp 1-2 saatliğine dışarı çıkabilirseniz gerçekten neyi kaçırdığınızı ve hayatı nasıl algılamanız gerektiğini göreceksiniz özellikle de hatırlama başlayacak. Evet acaba beni kim arar gibi bir panik yaşayabilirsiniz, ya da kendinizi güvensiz de hissedebilirsiniz bu daha çok yanınızda hiç para olmadan sokağa çıkmak gibi bir hisse benzeyebilir ancak bunların hepsi geçici bir durumdur ve ilk bir saati geçirdikden sonra fark etmeye başlayacaksınız. Unutmayın on - on beş sene öncesine kadar dışarıda telefonsuz buluşuyorduk ve kimse de kaybolmuyordu ve kimsede kaçırılmıyordu, kimse rahatsızlanıp acile kaldırılımıyordu, her eve döndüğümüzde duydun mu ölmüş haberi de almıyorduk tüm bu olumsuzlukları siz ya olursa diye hayal ettikleriniz. Burada amaç çöpe atmak değil etkinin ne boyuta ulaştığını görebilmek.


Çizimler bana aittir. Biraz eğlenmek yani hobi amaçlı konuya uygun birşeyler karalıyorum daha sonrasında onları AI biraz düzeltiyorum. Aşağıda koala hayvanı çok mutlu çünkü yeni uykusundan uyanmış.

ree


Yorumlar


bottom of page